Sözün üstadı “Hayati İnanç”, bir dost meclisinde ki anısını şöyle anlatıyor:
“Söz arasında kaymakam bey, “bizim hanım çalışmıyor” dedi.
3 çocuğu olduğunu biliyorum ve biri özürlü…
Sonra Kaymakam beye sorular sormaya başladım:
-Sabah bu gömleği siz mi ütülediniz?
-Çocuklarınızın bir tanesi kundakta… Altını siz mi aldınız?
-Özürlü olan yavrunuzu kim yedirdi içirdi?
-Çamaşırı kim yıkadı?
-Yemekleri kim yapıyor?
Bu sorduğum soruların tamamına “hanım” cevabı gelmişti.
Bende , “ ve siz hanım çalışmıyor diyorsunuz öylemi, bu insana sen çalışmıyor
demek; en yumuşak tanımla zulümdür ”
“Ne diyim hocam” dedi Kaymakam bey?
Sorulduğu zaman eşiniz için, “ne iş yapıyor? diye” ; “annelik yapıyor” diyeceksin.
Dünyanın en ağır işçiliğini yapıyor.
Bir gün tatili var mı? Yok.
Cumartesi Pazar yok. Resmi tatil, bayram tatili yok.
Böyle fedakâr bir kadını küçük göreni Allah daş eder daş …”
***
Ev hanımlığı üstün bir iştir, işsizlik değildir.
Bunu sadece cemiyet değil, devlette görmeli.
Devletin üç çocuk talebi slogan olmaktan öteye geçmeli, ev hanımları fedakârlıklarının
karşılığı olarak emekli edilmelidir.
Devlet bu konuda maalesef savruluyor.
Çalışan kadınları gösterilen ayrıcalıklar, kreş vs. destekleri.
Toruna bakan nineye maaş gibi teşvikler.
Peki, üç dört çocuk yapan anneye sağlanan olanaklar ne? Yazmaya bile lüzum duymadığım
yapmacık hareketler.
Bütün bu olumsuzluklar yetmiyormuş gibi, kadın erkek eşitliğini savunan, erkekleri “ayı”ya
benzeten videolar çekip yuvanın temellerini dinamitleyen edepsizler.
Kadın, neden dışarıda çalışmayı ister?
1. Samimi gayretlerine rağmen kazanmakta güçlük çeken erkeğini desteklemek için. Bu
hanımefendiler takdiri en üst seviyede hak ediyor. Hem annelik vazifesini icra ediyor, hem de
vazifesi olmadığı halde eşinin yükünü hafifletmek için çaba sarf ediyor.
2. Topluma faydalı olmak için.
3. Erkeğin karşısında daha güçlü durabilmek için.
Günümüzde kadınlar, niçin erkeğin karşısında güçlü durmayı istemektedirler
1.Anne baba faktörü: Kız çocukları aydınlansınlar, cahil kalmasınlar diye okutturulur. Ama hiç
azımsanmayacak kısım ise, kız çocuklarını erkeğin karşısında güçlü olsun diye okutur.
2. «Dünyanın bin bir türlü hâli var » (bununla çoğu boşanmayı kasteder) düşüncesi.
3. «Bu devirde tek maaşla geçinmek zor» bakışı.
4. Âmiyâne tabirle, bazı erkeklerin “kalas” olmaları.
Ezilen ve hakkı yenilen kadın güçlü olmayı ister.
Efendimiz ’in tabiriyle cam kadar narin olan kadınlara karşı erkeklerin muamelelerinde
kusurlar var ki bu bakışlar zuhûr etmeye başladı.
Özünden kopan erkek, Cennetin ayaklarının altına serildiği kadına karşı duruş bozukluğu
yaşıyor.
Yediğinden yedirmeyen, giydiğinden giydirmeyen, sigaraya verdiği parayı ailesinden çok
gören, höt deyip susturan, yemeği beğenmediği zaman surat yapan, sekreterine gösterdiği
nezâketi helaline göstermeyen, ailesiyle dışarda sosyal faaliyet ortamları oluşturmayan
sözüm ona “taş fırın” erkek…
Böyle bir sosyal yapıda, kadın güçlenmek ister tabi.
Kadına hak ettiği değeri vermeyen toplum, onu annelikten uzaklaştırarak kendi kendini
bitiriyor.
Kadınlığıyla barışık kadınlara muhtacız.
Eğer kadını özünden uzaklaştırırsak, vatan vatan olmaktan çıkar. Dünya cehenneme döner.
Binalar ve köprüler yapıp, şehirler inşa edebiliriz..
Ama şehirler imar edilirken, nesiller ihmal edilirse halimiz harap olur.
Nesli imar edecek olan da “anne” dir.
Tüm fedakâr annelere selam olsun…
Köşe Yazılarım
- YAVAŞLA
12 Haziran 2021
- VİDEO SAHTEKÂRLIĞI:“DEEPFAKE”
12 Haziran 2021
- TEŞKİLATÇILIĞIN “T” Sİ
12 Haziran 2021
- “SÜPER İNSAN” DÎNİ: TRANSHÜMANİZM
12 Haziran 2021
- SOSYAL MEDYADA TAKILMAK APTALLAŞTIRIYOR MU?
12 Haziran 2021
- SİBER ÂLEMDE VÂR OLMAK YA DA YOK OLMAK
12 Haziran 2021
- MAHİR İZ HOCANIN LİYÂKAT ÖLÇÜSÜ
12 Haziran 2021
- GELECEĞİN MESLEĞİ: “HAYAT BOYU ÖĞRENME”
12 Haziran 2021
- HER GÜN 25 SAYFA OKURSAK
12 Haziran 2021