Yüz yüze iletişimin giderek azaldığı, sanal iletişimin tavan yaptığı bir yüzyılda
yaşıyoruz.
Devamlı sanal âlemi kötülemek, elindeki telefona müdahale edilmesinden
hoşlanmayan gençler ile aramıza mesafeler girmesine neden olur.
Dijital dünyanın olumlu yanlarını yok mu? Tabi ki var.
Toplumdaki ulaşılabilirliği arttırması, hayatı kolaylaştırması ve refah seviyesine ciddi
katkılarda bulunması bile dijital âlemde olmamız için yeter.
Kâğıttan gazetelerin ve televizyon kanallarının değersizleştiği, ünlü televizyon
yıldızlarının YouTube kanalı açıp, siber âleme açıldıkları bir dönem…
Dünya küçücük bir köy haline gelmiş durumda.
Bu köyün muhtarı olacak nesil, yaşadığımız çağı iyi okuyup, sanal âlemin
olumsuzlukları altında ezilmeyen gençlerden oluşacak inşallah.
Bağlanma ve Bağımlılık
Gençler, sosyal medyayı kullanım konusunda bağlanma ve bağımlılık arasında
gelgitler yaşıyor.
İnsan sosyal bir varlık; yaratılışındaki duygulardan birisi de “bağlanma”…
“Bağımlılık” ise; bağlanma enerjisinin iyi yönetilememiş hali…
Somut bir misal verelim.
Dijital dünyayı “nükleer enerjiye” benzetebiliriz; insanlığın yararına da kullanılıyor,
aynı zamanda bomba olarak da kullanılıp hayatları karartabiliyor.
Bağımlıların akıllı telefonlar ile bağı ne durumda?
Uzmanların YouTube sayfalarındaki videoları izledim. Aldığım notlar şöyle:
“Sabah kalkar kalmaz yüzünü yıkamadan telefonunu eline alır.
İnsanların ne paylaştığını izleyerek güne başlar.
Paylaşımlarını kimlerin beğendiğini kontrol eder.”
Bazıları sadece “dikizleyip”, “asosyalleşir”.
Arkadaşlarının sosyal medya hesaplarında gezip, içtiği kahveye varana dek merak
eder.
Onların hayatıyla kendi hayatını karşılaştırıp mutsuzluğu artar.
Kendisine bir takip kültürü oluşturup sürekli nesneler üzerinde birililerini takip eder.
Bazıları “teşhir” eder
Bu kişilik için “selfee”, “kaslı fotoğraf”, “retweet edilen düşünceler” hayatta önemli yer
almaya başlamıştır.
Fotoğraflar ve paylaşılan sözler ne kadar çok beğenilirse o kadar başarılı ve tatmin
edici hayat yaşadığı yanılgısı oluşur.
“Beğenme sayısı“ arttıkça, tekrar paylaşım yapmak için itici bir güç haline gelir.
Odaklanamıyor
Ekran başında çok uzun saatler geçirdiği için odaklanma problemi yaşıyor.
Yanındaki eşine, çocuklarına; ziyaretine gelmiş arkadaşına cep telefonunun cazibesi
yüzünden odaklanamıyor.
Birlikte ama yalnız; “Mış gibi” bir hayat…
Derinleşemiyor
“Enformatik cehalet” ya da “entelektüel zayıflama” …
Sakin bir ortamda kitap okuyup “zihnen”, kâinat kitabını tefekkür edip “kalben”
derinleşemiyor.
Ne yapmalı?
Zaman ve dikkat yönetimi şart.
Gençler bu konuda olgun değil. Zayıf aile ve kötü arkadaş tuz biber oluyor.
Sabah 09.00, öğlen 12.00 ve akşam 19.00 da 15’er dakikalık aralıklara sıkıştırılmış
bir sosyal medya gezintisi nasıl olur?
Telefonumuzdaki sosyal medya hesapları devamlı açık olmasa mesela…
Çünkü bağımlılığı, “telefon özellikleri” değil, içindeki “uygulamalar” arttırıyor.
Bu âlemde vâr olmak dileğiyle…
Köşe Yazılarım
- YAVAŞLA
12 Haziran 2021
- VİDEO SAHTEKÂRLIĞI:“DEEPFAKE”
12 Haziran 2021
- TEŞKİLATÇILIĞIN “T” Sİ
12 Haziran 2021
- “SÜPER İNSAN” DÎNİ: TRANSHÜMANİZM
12 Haziran 2021
- SOSYAL MEDYADA TAKILMAK APTALLAŞTIRIYOR MU?
12 Haziran 2021
- SİBER ÂLEMDE VÂR OLMAK YA DA YOK OLMAK
12 Haziran 2021
- MAHİR İZ HOCANIN LİYÂKAT ÖLÇÜSÜ
12 Haziran 2021
- GELECEĞİN MESLEĞİ: “HAYAT BOYU ÖĞRENME”
12 Haziran 2021
- HER GÜN 25 SAYFA OKURSAK
12 Haziran 2021