Biz aile yapımızla övünen bir millettik.
Avrupa toplumları bu konuda bizi hep imrendi hep.
Aile içi dayanışmamız ile her daim örnek olduk.
Ufak bir cemiyetti “ailemiz”.
Karı-koca, ana-baba, hısım ve akrabadan meydana gelir;
vatana, millete karşı borçlu bulunduğumuz saygı ve sevgi
duygularını ilk önce buradan alırdık.
Sevgi ve faziletlerin kaynağı; büyüklere saygıyı, küçüklere
merhameti, bütün insanlara karşı faydalı ve hayırlı olmayı
öğrendiğimiz “bir mektepti aile”…
Allah’ımıza ve O’nun yarattıklarına karşı vazifelerimizi her
şeyden evvel; ana kucağında, baba ocağında öğrenirdik.
Hanelerimizde “edep” baş tâcı idi…
Evin gelini hanedeki büyüklere “nar” meyvesi ikram eder, bu
şekilde bebek beklediğini îmâ etmiş olurdu.
Şu inceliğe ve edebe bakar mısınız?
DEĞERLERİMİZDEN UZAKLAŞTIK, FAZLA BATILILAŞTIK.
Son yıllarda bu güzel tablo tersine dönmeye başladı.
Özellikle büyükşehirlerde aileler git gide küçüldü.
Yaşlılar kendi evlerindeki sosyal ortamlarında hayatlarını aktif
olarak sürdüremez hale getirildi.
Evlenmeler azaldı, boşanmalar arttı.
MÜSLÜMAN AİLE ÇÖKÜYOR MU?
Batıdan ithal edilen yasalar aile yapımızı tehdit ediyor…
Avrupa’dan fonlanan yıkım projeleri, Türkiye’de yerli renklere
boyanarak hayata geçiriliyor.
Aile kurumunu hedef alan ve topluma nikâhsız hayatı dayatan
feminist anlayışın etkileri giderek artıyor.
Bütün bunlarla amaçlanan; zinanın yaygınlaştırılarak neslin
ifsat edilmesi ve toplumun çökertilmesidir.
Medeni hayatımızın AB eksenli şekillenmesi hatasından acilen
dönmezsek, çok ağır bedeller ödeyeceğiz.
AİLEYİ YIKMAK İÇİN “ANNE” HEDEF SEÇİLDİ
Kutsal bir görev olan “ana” olmak özelliğinden, kadının
uzaklaştırıldığı bir dönemden geçiyoruz.
Amaç: evden anayı alarak aileyi yıkmak.
Aile yıkılırsa toplum yıkılacak.
Bu süreçte, “ev hanımı olmak” utanılacak bir durum haline
getirildi.
Kadından rolü çalındı, erkeğin rollerinden nakil yapıldı.
Sadece kadın istihdamını önemseyip, ev hanımlığı
değersizleştirildi.
Evinde yavrularını büyüten kadına annelik hakkı verilip,
evinde istihdam edilmedi.
Feminizmin kurumsal şubesi haline gelen, sadece kadını
koruyup kadın bakanlığı gibi davranan Aile Bakanlığı bu
gidişata dur deme konusunda yetersiz kaldı.
Kadın haklarını savunacağız diye yola çıkan bacılar, feminizm
değirmenine su taşımaya devam etti.
Burada bir parantez açayım: birkaç derneğin bekâsı, ailenin
bekâsından daha önemli değildir!
Modernizm ve sekülerizm rüzgârı aile içindeki değerlerimizi
tarumar ediyor.
Düşmanı dışarda ararken, evlerimiz gayri meşru ilişkilerin
özendirildiği dizilerle kuşatılıyor.
Babaları siyaset ve futbol, anneleri magazin, gençleri Instagram
ve Twitter, ergenleri Tiktok, bebek ve çocukları YouTube
kuşatmış durumda.
BAŞKAN ERDOĞAN: “İSTANBUL SÖZLEŞMESİ NAS DEĞİLDİR”
1 Haziran 2019’da Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen iftar
programına katılan Erdoğan’ın, STK temsilcileriyle
gerçekleştirdiği istişare toplantısında ; “İstanbul Sözleşmesi
nas değildir. Bizim için ölçü değil” ifadelerine yer verdiği
bildirilmişti.
Reis-i Cumhur bunu dedi ise, tek taraflı bu sözleşmeden
çekilme için ne bekleniyor.
“Toplumsal cinsiyet eşitliği” adı altında kadını erkekleştiren,
erkeği kadınlaştıran bir sözleşme…
Sapkın eşcinsel grupların sırtını dayadığı sözleşme…
Genç evlilerin yuvasını dağıtan sözleşme.
“Erken yaşta evlendiği için haklarında kamu davası açılan ve
yıllar sonra cinsel istismar suçundan hapse atılan kocalarını
bekleyen kadınların dramı yürekleri dağlıyor. Resmi rakamlara
göre genç yaşta evlilik nedeniyle 8 bine yakın kişi ceza evinde.
Söz konusu durum ailelerin dağılmasına, çocukların
psikolojisinin bozulmasına ve sayısız mağduriyete sebep
oluyor.”
AİLEYE KURULAN TUZAĞI BOZMA VAKTİ
Tuzağın farkına varıp ve milletçe bu çirkin tuzağı bozma vakti.
Yaşlılara ve çocuklara sahip çıkma, gönüllerini alma vakti.
Özellikle gençlerimizin gönüllerine dokunup, değerlerimizi
anlatma vakti…
Sevdiklerinizle mutlu hafta sonları diliyorum.
Köşe Yazılarım
- YAVAŞLA
12 Haziran 2021
- VİDEO SAHTEKÂRLIĞI:“DEEPFAKE”
12 Haziran 2021
- TEŞKİLATÇILIĞIN “T” Sİ
12 Haziran 2021
- “SÜPER İNSAN” DÎNİ: TRANSHÜMANİZM
12 Haziran 2021
- SOSYAL MEDYADA TAKILMAK APTALLAŞTIRIYOR MU?
12 Haziran 2021
- SİBER ÂLEMDE VÂR OLMAK YA DA YOK OLMAK
12 Haziran 2021
- MAHİR İZ HOCANIN LİYÂKAT ÖLÇÜSÜ
12 Haziran 2021
- GELECEĞİN MESLEĞİ: “HAYAT BOYU ÖĞRENME”
12 Haziran 2021
- HER GÜN 25 SAYFA OKURSAK
12 Haziran 2021