CEM KARACA ve HİLMİ ÖZKÖK PAŞANIN YAZ KURAN KURSU ANILARI

Milyonlarca gencimiz Diyanetin ve vatansever vakıflarımızın çatısı altında dîni eğitim
alıyorlar.

İki ana kaynak ( Kur’an ve Sünnet) başta olmak üzere dîni konularda mâlûmat sahibi olan
gençlerimize daha kurumsal hizmet etmek için beyin fırtınası yapmak zorundayız.

Karakter eğitimi, sanatsal ve sportif etkinlikler kurslarımıza renk katmakta…

Bu kurslarımızı her sene daha ileriye taşımak mecburiyetindeyiz.

Kurumsal kimlik kazanmaya başlamış camiler ve vakıflar raporlar hazırlayıp, Yaz Okulu El
Kitabı oluşturmalı.

Eğitim ve Eğitimci Modeli, Sosyal Etkinlik Modeli, Yönetim Modeli gibi başlıkların altı,
konunun uzmanı hocaları tarafından doldurulmalıdır.

Görevli hocaların talebelerle olan iletişimi en önemli mevzudur…

Bu konuda yapılacak hataların ruhlarda açacağı tahribatı tamir etmek çok zordur.

Keza hocasını seven ve onun telkinleriyle yol alan talebe, sadakayı-ı cariye olarak ebedî
sermayedir…

Önümüzde bir tanesi olumsuz diğeri olumlu iki örnek var.

Merhum sanatçı Cem Karaca sağlığında şöyle bir anısını aktarmıştı:

Yedi yaşlarında camiye gittim. Dizimde ağrı olduğu için bir ayağımı uzatmıştım.

Birden yaşlı bir adamın ayağıyla ayağıma vurmasıyla irkildim.

Sonra haşin bir ifadeyle ‘utanmıyor musun, Allah'ın evinde ayağını uzatmış oturuyorsun, kalk’
gibi sözlerine muhatap oldum. Kalktım ve ancak yetmiş sene sonra camiye dönebildim.’

Özkök Paşa’nın Ricası!
Dönemin Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu’nu ziyaret eden Genel Kurmay Başkanı Hilmi
Özkök Paşa sohbetin sonuna doğru şunları anlatır:

“Sayın başkanım, ben dini bir eğitim almadım.

Tek dini eğitimim yaz aylarında mahallemizin camii imamından öğrendiklerimdir.

O öğrendiklerim hâlâ belleğimde ve bu aldığım bilgiler bana hayatım boyunca çok yardımcı
oldu.

Sizden ricam şudur; yaz Kur’an Kurslarını mutlaka daha güçlü hale getirerek devam ettiriniz,
lütfen !”

Bu iki örnek kurslarda görev yapan kıymetli hocalarımızın kulağına küpe olsun. Vesselam